ÜYE GİRİŞ
     Kullanıcı Adı:
                  Şifre:
Güvenlik Kodu: 3122
Yeni Kayıt    Şifremi unuttum
Şiir, Türkü ve Diğer Kişisel YazılarHerhangi Bir Konu Hakkında Serbest Yazılar
      HAÇAPYT...
          Tarihçe
          Dilimiz
          Kültür-Örf-Adetler
          Yemeklerimiz
          Tahsil Durumu
          Soy Ağaçları
          Yaşanmış Anılar..
          Lakaplar-Kabileler
          Şiir-Atma Türki
          Yaylalari
          El Sanatları
          Kim Kimdir?
          Resim-Video Galeri
          Üyeler
          Duyurular
          Prof.Dr. Mehmet HABERAL         
 
            DY?ER...
  Radyo Haçapit
  Oyun
  Linkler
  İletişim

      SON GİREN ÜYELER
 

Köyümüzde kullanılan yöresel kelimeler, deyimler...
Listede olmayan kelimeleri anlamıyla birlikte bize gönderin:


Bu kelimelerin kökeni araştırıldığında eski Türk kavimlerinden nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar geldiği ortaya çıkmıştır. Bazı kelimeler halen daha Türki cumhuriyetlerinde, özerk Türk bölgelerinde kullanılmaktadır.
Kelimeler
açal : küçük öküz
afkürmak : havlamak
ağu : zehir
ağuvah : zavallı,yazık
ağzon : yalak
agos : bahçekazarken tutulan sıra.
ajlonmak : acıkmak
alaf : ağaç dallarından ve yapraklarından yapılan hayvan yiyeceği
anada baba hahaç gagala : çok şaşırmak anlamında..
ander : işe yaramaz
apepuş : mıncıklamak
arkiri : düz yol
aşomol : taze biçilen ot
averçuk etmek : yemek artığı
avzon : Hayvanların su içebilmesi için beton veya tahtadan pinarlarin suyunun tutulması için yapilan set
bağluk : salatalık bağı
bağreç : süt kabı
bebluş : yakmak
bebuk etmek : bebeklerin ağlamaya başlama hazırlığı
beduk : yaprakların açmaya başladığı ilk hali,çam sakızı parçası
becit : acele
bedevi : boş boş dolaşmak
beras : pırasaya benzeyen bitki
bobic : ağzını buruşturmak
bobol : böcek
bocuk : insan bağırsaklarında yaşayan solucan, parazit
bolaki : eğer ki
bolamaç : bulaşmak
bolma : oda
borcuş etmek : ihlamur ve kastane gibi ağaçların yapraklarını sapından koparmak
bubrik : yazın yağmur yağması için dua etemek için oluşturulan insana benzer maket
buceg : yaban arısı
bulik : genç kız
buzak : inek yavrusu
cedumun gundali :
cağ : elişi yapmada kullanılan şiş
carma : odun yiğini
caş : sütle yapılan mama
cazi : cadı
ceğak : bahçelerde yetişen bi bitki
ceğart : bir kuş türü
certuş : kulak çekmek
cevduş : bir şeyin ezilmesi
cibul : üfleyerek çalınan, kabak vb bitkilerden yapılan çalgı
cicik : meme
cicor : balık tutmak için kullanılan solucan veya böcek
cigun : biçilmiş otların bir kısmının birbirine baðlanım hali
cikayı : bir bitki
cil : filiz
cor etmek : ekini biçmek
cucig : peynirin henuz olmamış hali
cucul : pipi
cugal : küçük kazan-süt kabı
cuğ : böðürtlen
cut : salkım
çaça : ineklerin altına ermek için kullanılan kuru yaprak
çaçara : çok konuşan
çaçel : kaburga kemikleri
çafi : Dişli
çapuk : çabuk
çapula : terlik
çeç : arıların yuvasını yaptıkları madde
ceğçeğon : şelale
çegobal : tenekelerin su ile dolarak değişik sesler çıkarmasın sağlayan genellikle ekinleri yabani hayvanlardan korumak için kullanılan düzenek
çeğmuş : ezilmiş
çenci : elbezi
çenci çuval etmek : kötü hale getirmek,bıktırmak
çepuşt : vücüdün bir yerini su toplaması, veya yanması sonucu oluþan durum
çerçeruş etmek : ateşin yanması
çeruğ : ishal
çetuş : ezilmiş
çiğa : bir kuş
çoğ : dalları soyulmuş uzun ağaç
çonçul : 1.iplerin karışmış hali,2.balık dizilen dal
çorlanmak : zıkkımlanmak
çoyi : Ahir üstündeki döşemenin altındaki kalın uzun kiriş
çuğa : hırka
çul : atkı
deb : kurutulmuş mol
debe : eriklerin değişik şekil almış hali
denaz etmek : taklit etmek
deroni : eski evlerde çatının altındaki kısım
dibeli : olumsuzluk hoşnutsuzluk ifadesi (araba gelmedi dibeli akşam oldu)
digina : sepet
diz : kene
do : erkeklere seslenme
dodgim : kestane veya fındıktan sepet yapımı için kullanılan beş altı yaşındaki taze fidan
dodik : sepet bacaği
dodoluş etmek : oyalanmak
doğdi : kesici aletlerin arka kısmı
egiş : maşa
eğinç : ısırgan
encomi : en azından
ernafil : bir erik türü
erti : eğrelti otu
esebaspa/esevaspak : hayret etmek
esse : gerçek
ezbeduk : bir karayemiş türü
felomur : ihlamur
ferağti : çıt
ferzeng : kötü kız (ferzenge bak yine ortaluği katti birbirine...)
fili : dilim
foli : fasulye ekmek için açılan yuva
fufut : sivilce türü bişey
fuşki : hayvan pisliği
gadel : peynir-yağ konulan bir kutu
gagev : çam sakızının eskimiş hali
gagla göz : büyük göz
gagut : dolu
gec : ateşten çıkan lav parçası
gecik : yumak; bükülmek
geculik : ateşböceği
ged ged her her : tepes kupas anlamında
gedalboçik : kurbağa yavrusu
gedma guduz : tepes kupas anlamında
geduç : gaga,burun
gedvali : Lahana çorbası karıştırmaya yarayan büyük düz kaşık- Benim sitedeki Nickim:)
gegit : cimri
gegma : gügüm
geğdaduş etmek : midesi bulanmak
gergerun : doğada çıkan bir çeşit ses
germa gedoç :
gerocuk : ucu kancalı sopa
geroç : ucu kancalı sopa
geroni : tesbih yapımında kullnılan bitki
getoğ : kazan
gic : kızdırmak
gidal : meyve toplamak için kullanılan ucunda torbası olan uzun sopa
gigila : yumurta sarısı
gililenmak : yuvarlanmak
ginc : arı iğnesi
girla gitmek : birşeyden çok fazla olması, meyvelerin çok olması
goc : oturak-iskemle
godim : dere kenarında yetişen rokaya benzer bir ot
godvon : mısır tanelerinin dizildiği gövde kısmı
gogov : olgunlaşmamış meyve
goliva : suda pişmiş mısır
golobuz : bir armut çeşidi
gotloz : kesilmiş ağacın en son işe yaramaz kısmı
gotol : lahananın sap kısmı
guger :
gukma : gügüm
guncumol : bir bitki
gunç : toprağıyla birlikte koparılmış ot kümesi
güneli : güneşin enfazla aldığı yer
ğalapa : fındık-cevizin yeşil kabuklu hali
ğeğela : eskimiş kötü giysi
ğerdağesim olmak : darmadağın olmak,çok kötü hale gelmek
ğeri : mısır ağacının sap kısmı
ğirla : çok fazla (Armutlar ğirla gidiyor)
ğop : karasapanın ucuna takılan demir
ğuli : karalahananın sap kısımlarından yapılan bir yemek
ğhacuk : meyveden alınan bir ısırık
ğherk : oluk
ğhedik : kar ayakkabısı
ğheğ : eritme peynir
ğherli olmak : doğru olmak
ğheşuş :
ğhezele : geveze
ğhic : fazlalık,artık,çöp
ğhil : kılçık
ğhitiklamak : gıdıklamak
ğhoç : küçük sopa
ğhomel : çay yüklemede kullanılan tahta çekici
ğhoşmeri : bir yemek
ğhozon : güneş almayan yer
hadik : tane
halgin : büyük kazan
halkef : fındık ve cevizin yeşil kabuğundan çıkmış hali
harduma : yayla evlerinini üstünü örtmek için kullanınlan ince tahta
haşayif : bir kuş
havlilig : dikenlerin üzerinde olan kırmızımsı meyve
hecuş : çok zayýf çelimsiz
heçat : eski-dökülmüþ
heçheçuş : gıcırdanma-ses
heçipa : yengeç
heçkel : çaça-yaprak taşımada kullanılan sepet
helez : kertenkele
hencihomu etmak : çok hırpalamak
herherun : doğada bir çeşit ses
hertel : kabak,karpuz vs.nin içindeki çekirdekli bölge
herteş-herteşlenmek : kepek-yerinde duramamak
hertlak : çok acıkmış olan,çok yiyen
heşuşlenmak : kendini vermek,yaymak
heyig : kazmanın büyüğü
hğetelik :
hğeyet : salon
hğonç : ağaç kökü
hinç : tasma
hipilik : 1.çok küçük, 2.karabasan
hitipiloz :
hohol : baykuş
hohol etmak : karmakarışık hale getirmek
honcuş : pişirilen bir şeyi yakmak
honguç : düğüm
hopel : keçilerin boynuna takılan büyük teneke çenlek
hov : 1.heves, 2.belirli bir süre
hoyiz : tohum
hukeli : sinirli
hurçka : fasulye sırığı
hurtul : gırtlak
hus : kepekle yapılan hayvan yiyeceği
igit : erkek
ikra etmek : bıkmak,usanmak
iligom : böbrek
iloncuk : isanların bazen başina veya dişlerine giren pskolojik bir ağrıyı gidermek için kullandıkları para biçiminde üzerinde şekil olan metal
iptiki : önceki,eskiki,eskiden..
işluk : iş yaprken giyilen..
iştoni : don
ka : bayanlara seslenme
kabon : uçurum
kafulluk : dikenliklerle kaplı girilemez yer
kalif : bağ bahçeyi yabani hayvanlardan korumak için bekçilik yapılan kulube
karğana : omlet
kartopi : patates
kaspace : şaşırma sözü
kekeliç : iyi kızarmış
kelav vermek : bilemek(biçak vb.), ayar vermek
kelik : boynuzlu koyun
kentfoyi : oynak kız
keregin : dayının karısı
kerendi : tırpan
kerhaş : geniş yapraklı bir bitki
kert : kenar
kete : içinde şeker ve fındık ceviz karışşımı olan bir pelit türü
kevi : sağlam,sert
keyinç : ekmeğin kabuğu
kelevlamak : bilemek
kinçil : herhangi bir şeyin en uç noktası
kitipiyoz : ufak tefek
kolik :
konkul : mısırın tepesindeki püskül
kopeli : fırlama
kotkafa : kalın kafalı
köynek : gömlek
kufiça : meyve toplmada kullanılan sepet
kuku : kuku kuku sesi çıkaran bir kuş
kukuf : tepesinde saçı olan
kumez : havyan gübresi
kupas : yüzü koyun
kupli : asma kilit
künk :
küpbaþ :
lazut : mısır
lagot : genç delikanlı
leceruş etmek : birşeyin ıslanıp kötüleşmesi
leğboyik : kör yılan
lenger : büyük leğen
lezgi : basi bos
libart : çakal
liduri : argo bir kelime
lilig : boncuk
lobiya : barbunya
loküz : lüks lamba
lordu : salyangoz
macor : küçük, ufak salatalık
mafuş : yağda kızartılan hamur
mağol : yumuşak diken
mağoş : ekşimsi
mamençuş : vücüdün her hangi bir yerinin dayanılamayacak derecede üşümesi-donmaya başlaması
mar : odunun en küçük parçaı
maşketep : yarasa
meci : yardımlaşma
meçebul : bir kuş
merom : istek
mertek : biçilmiş ince kalas
merze : tahta kulube
mesuik : kırmızı benekli bir kuş-cennet kuşu
mesur : ahırda ineklerin bağlandığı, yem yediği yer
metelik : para
minci : çökelek
mişluk : ekmeğin içi
miyehof : ormanda küçük ağaçlarda olan bir meyve
moca : kuluçkaya yatmış tavuk
moci : ateşten sıçrayan çok küçük köz parçası
moğ : ot
mokuar : hala-teyze kocası
mol : kestane karayemiş felembur gibi ağaç dal ve yapraklarından yapılan hayvan yemi
mola : ılık
moluş etmek : bahçe-tarla temizlemek
momi : saf
moni : bir ağaç
moni moni yürü : hızlı hızlı yürü
mozi : düve
mucki : ortamı karıştıran kişi
muehğ : pis kokan bir böcek
mumulik : dağ çileği
muncur : suratın ağız kısmı
mur : is,duman lekesi
mükem : sağlam
naliya : serender
nebedi ol : git gözümün önünden kaybol anlamında..
nezevoyi : öküz arayan inek
norsuk : mısır filizinin küçük hali
oğvonk : otlardan yapılan hayvan yiyeceği
oh oh veicigi : çok acıdı anlamında..
olo : erkeklere söylenen bir hıtap sözü
oluk : oluk
ombar : ambar
omoni : ama
oncura : değişik kokulu yabani bir bitki
ongua : eski ahşap evlerde döşeme altında uzatılan kiriş amaçlı uzun kalın ağaç
onic : bit yavrusu
onluğ : nane
paçak : mısırın dışındaki kabuğu
pag : yayla evi
pağça : içerisinde ot konulan kulube-merze
pağenk : sarmaşık şeklinde çiçekli bir bitki
papa : mısır unu ve süt ile yapılan yemek
parig bacak : eğri bacak
part : kuru çimenlerin yuvarlatılarak toplanmış hali
pati : ayak
pecmuda : aylak
pecuş etmek : bir şeyin etkisiyle korkup kaçmak
peduş etmek : koparmak
peğcuş etmek : koparmak,ayıklamak-lazutun yapraklarını peğçuş etmek..
peleki : tepsi
pelit : soba üzerinde pişirilen kalın lavaş
pentrak : çürümüş ağaç kökü
pepeçula : siyah üzüm ve nişasta ile hazırlanan pelteye benzer bir tatlı
per : yaylada koyun-keçilerin konulduğu yer
perenktuş etmek : hapşirmak
peşki : havlu
petpetuş : kıpırdanmak
pezuş etmek : hayvanların sıcaktan bunalması
pilta : kuzine,soba
pilonç : aşk merdiveni
pinti : kötü, çirkef
piye : pire
piyupak : tertemiz
poco : balık türü
pocuş etmek : emeklemek
poçipoçi : emekleme
poğpeti : bir bitki
polokuş : çok bağırmak,ağlamak
por : bir sinek türü
por etmek : aralık bırakmak
poruş : kazmak
puçak : mısır yaprağı
puçğuş : çimen toplamaya yarayan uzun saplı alet
puğar : soğuk su kaynağı
puğasak :
puğre : bir bitki
pul : düğme
puli : civciv
pun : yuva
punagol : folluk
punes : kümes
pur : bir tutam ot
purtuluş : kızmak,
puzak : küçük inek
risel : yün işlemekte kullanılan iğin altındaki yuvarlak halka
sadir : bir yerden çekilip başka bir yere dikmek için çekilmiş fide
sert : örümcek
socuş etmek : budanan ağaç dallarını ayıklamak
şağa : cevizleri dalından silmek için kullanılan uzun sopa
şaravaç : büyük sürahi
şenlagot :
şerat : peynir-minci suyu
şib : kabak yaprağı
şim : eşik
şortuğ : sulak yerlerde yetişen geniş yapraklı bir yer bitkisi
şoz : güneş almayan çorak arazi
şuştak :
taçalik : kısa
tahtataraba :
talabucik gitmek : yuvarlanıp gitmek
tapul : bol ve ahenkli yağan kar tanesi
tapuş etmek : kazmak
tartaluş etmak : yerinde duramamak,kıvranmak
tat (pati) : köpek ayağı
tatul : pençe
tavluş : yerde yuvarlanmak
tepes kupas gitmak : çok hızlı yürümek
terçüş etmek : kiri çıkarmak için çamaşırı bir süre suyun içinde bekletmek
terek : raf
termaş : aksilik eden hayvana bağırma
termon : pekmezli yemek türü
terondodik : egri ve ince bacakli,uzun topuk
tevekeli : çok zor, tehlikeli
timiya : Çok değerli
titer : kelebek
toğli : koyun
tokuş etmek : öksürmek
tomli : çay ve fidan topluluğu
tormuş : büzüşmüş
tumb : yamaç,tümsek
tunç etmek : küsmek
tulig : gevşek, sıkı olmayan
ufenti : ekmek kırıntısı
uşak : genç erkek
vayincigi : zavallı, acima sözü
vareg : civcivin büyüğü
veğşi : yabancı gibi dumak
vekkovet : çok kuvvetli
vira vira : hızlı hızlı- oyle durana kadar vira vira makas at da çay bitsun
yalağuz : yalnız
yali : çarşı
yessi olmak : kurban olmak anlamında
yaveyi : unutkan
ye voy voy : şaşırmak
yitilamak : itmek
yuf : saf
zay olmak : yaralanmak
zitik : çkirge
zot etmek : kazma,balta gibi demir aletlere ek yaptırmak
züken : nezle
 
 Copyright©2007 hacapit@hacapit.com
www.hacapit.com daki hiç bir materyal izinsiz kullanılamaz.
haçapit, Haçapit, hacapit, haçapit,haçapit köyü,köy,tulum,horon,rize,hemşin, Subaşı Köyü, Haberal, Birben