Köyümüzde kullanılan yöresel kelimeler, deyimler... |
|
Bu kelimelerin kökeni araştırıldığında eski Türk kavimlerinden nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar geldiği ortaya çıkmıştır. Bazı kelimeler halen daha Türki cumhuriyetlerinde, özerk Türk bölgelerinde kullanılmaktadır. |
Kelimeler |
|
açal |
: |
küçük öküz |
|
afkürmak |
: |
havlamak |
|
ağu |
: |
zehir |
|
ağuvah |
: |
zavallı,yazık |
|
ağzon |
: |
yalak |
|
agos |
: |
bahçekazarken tutulan sıra. |
|
ajlonmak |
: |
acıkmak |
|
alaf |
: |
ağaç dallarından ve yapraklarından yapılan hayvan yiyeceği |
|
anada baba hahaç gagala |
: |
çok şaşırmak anlamında.. |
|
ander |
: |
işe yaramaz |
|
apepuş |
: |
mıncıklamak |
|
arkiri |
: |
düz yol |
|
aşomol |
: |
taze biçilen ot |
|
averçuk etmek |
: |
yemek artığı |
|
avzon |
: |
Hayvanların su içebilmesi için beton veya tahtadan pinarlarin suyunun tutulması için yapilan set |
|
bağluk |
: |
salatalık bağı |
|
bağreç |
: |
süt kabı |
|
bebluş |
: |
yakmak |
|
bebuk etmek |
: |
bebeklerin ağlamaya başlama hazırlığı |
|
beduk |
: |
yaprakların açmaya başladığı ilk hali,çam sakızı parçası |
|
becit |
: |
acele |
|
bedevi |
: |
boş boş dolaşmak |
|
beras |
: |
pırasaya benzeyen bitki |
|
bobic |
: |
ağzını buruşturmak |
|
bobol |
: |
böcek |
|
bocuk |
: |
insan bağırsaklarında yaşayan solucan, parazit |
|
bolaki |
: |
eğer ki |
|
bolamaç |
: |
bulaşmak |
|
bolma |
: |
oda |
|
borcuş etmek |
: |
ihlamur ve kastane gibi ağaçların yapraklarını sapından koparmak |
|
bubrik |
: |
yazın yağmur yağması için dua etemek için oluşturulan insana
benzer maket |
|
buceg |
: |
yaban arısı |
|
bulik |
: |
genç kız |
|
buzak |
: |
inek yavrusu |
|
cedumun gundali |
: |
|
|
cağ |
: |
elişi yapmada kullanılan şiş |
|
carma |
: |
odun yiğini |
|
caş |
: |
sütle yapılan mama |
|
cazi |
: |
cadı |
|
ceğak |
: |
bahçelerde yetişen bi bitki |
|
ceğart |
: |
bir kuş türü |
|
certuş |
: |
kulak çekmek |
|
cevduş |
: |
bir şeyin ezilmesi |
|
cibul |
: |
üfleyerek çalınan, kabak vb bitkilerden yapılan çalgı |
|
cicik |
: |
meme |
|
cicor |
: |
balık tutmak için kullanılan solucan veya böcek |
|
cigun |
: |
biçilmiş otların bir kısmının birbirine baðlanım hali |
|
cikayı |
: |
bir bitki |
|
cil |
: |
filiz |
|
cor etmek |
: |
ekini biçmek |
|
cucig |
: |
peynirin henuz olmamış hali |
|
cucul |
: |
pipi |
|
cugal |
: |
küçük kazan-süt kabı |
|
cuğ |
: |
böðürtlen |
|
cut |
: |
salkım |
|
çaça |
: |
ineklerin altına ermek için kullanılan kuru yaprak |
|
çaçara |
: |
çok konuşan |
|
çaçel |
: |
kaburga kemikleri |
|
çafi |
: |
Dişli |
|
çapuk |
: |
çabuk |
|
çapula |
: |
terlik |
|
çeç |
: |
arıların yuvasını yaptıkları madde |
|
ceğçeğon |
: |
şelale |
|
çegobal |
: |
tenekelerin su ile dolarak değişik sesler çıkarmasın sağlayan genellikle ekinleri yabani hayvanlardan korumak için kullanılan düzenek |
|
çeğmuş |
: |
ezilmiş |
|
çenci |
: |
elbezi |
|
çenci çuval etmek |
: |
kötü hale getirmek,bıktırmak |
|
çepuşt |
: |
vücüdün bir yerini su toplaması, veya yanması sonucu oluþan
durum |
|
çerçeruş etmek |
: |
ateşin yanması |
|
çeruğ |
: |
ishal |
|
çetuş |
: |
ezilmiş |
|
çiğa |
: |
bir kuş |
|
çoğ |
: |
dalları soyulmuş uzun ağaç |
|
çonçul |
: |
1.iplerin karışmış hali,2.balık dizilen dal |
|
çorlanmak |
: |
zıkkımlanmak |
|
çoyi |
: |
Ahir üstündeki döşemenin altındaki kalın uzun kiriş |
|
çuğa |
: |
hırka |
|
çul |
: |
atkı |
|
deb |
: |
kurutulmuş mol |
|
debe |
: |
eriklerin değişik şekil almış hali |
|
denaz etmek |
: |
taklit etmek |
|
deroni |
: |
eski evlerde çatının altındaki kısım |
|
dibeli |
: |
olumsuzluk hoşnutsuzluk ifadesi (araba gelmedi dibeli akşam oldu) |
|
digina |
: |
sepet |
|
diz |
: |
kene |
|
do |
: |
erkeklere seslenme |
|
dodgim |
: |
kestane veya fındıktan sepet yapımı için kullanılan beş altı yaşındaki taze fidan |
|
dodik |
: |
sepet bacaği |
|
dodoluş etmek |
: |
oyalanmak |
|
doğdi |
: |
kesici aletlerin arka kısmı |
|
egiş |
: |
maşa |
|
eğinç |
: |
ısırgan |
|
encomi |
: |
en azından |
|
ernafil |
: |
bir erik türü |
|
erti |
: |
eğrelti otu |
|
esebaspa/esevaspak |
: |
hayret etmek |
|
esse |
: |
gerçek |
|
ezbeduk |
: |
bir karayemiş türü |
|
felomur |
: |
ihlamur |
|
ferağti |
: |
çıt |
|
ferzeng |
: |
kötü kız (ferzenge bak yine ortaluği katti birbirine...) |
|
fili |
: |
dilim |
|
foli |
: |
fasulye ekmek için açılan yuva |
|
fufut |
: |
sivilce türü bişey |
|
fuşki |
: |
hayvan pisliği |
|
gadel |
: |
peynir-yağ konulan bir kutu |
|
gagev |
: |
çam sakızının eskimiş hali |
|
gagla göz |
: |
büyük göz |
|
gagut |
: |
dolu |
|
gec |
: |
ateşten çıkan lav parçası |
|
gecik |
: |
yumak; bükülmek |
|
geculik |
: |
ateşböceği |
|
ged ged her her |
: |
tepes kupas anlamında |
|
gedalboçik |
: |
kurbağa yavrusu |
|
gedma guduz |
: |
tepes kupas anlamında |
|
geduç |
: |
gaga,burun |
|
gedvali |
: |
Lahana çorbası karıştırmaya yarayan büyük düz
kaşık- Benim sitedeki Nickim:) |
|
gegit |
: |
cimri |
|
gegma |
: |
gügüm |
|
geğdaduş etmek |
: |
midesi bulanmak |
|
gergerun |
: |
doğada çıkan bir çeşit ses |
|
germa gedoç |
: |
|
|
gerocuk |
: |
ucu kancalı sopa |
|
geroç |
: |
ucu kancalı sopa |
|
geroni |
: |
tesbih yapımında kullnılan bitki |
|
getoğ |
: |
kazan |
|
gic |
: |
kızdırmak |
|
gidal |
: |
meyve toplamak için kullanılan ucunda torbası olan uzun sopa |
|
gigila |
: |
yumurta sarısı |
|
gililenmak |
: |
yuvarlanmak |
|
ginc |
: |
arı iğnesi |
|
girla gitmek |
: |
birşeyden çok fazla olması, meyvelerin çok olması |
|
goc |
: |
oturak-iskemle |
|
godim |
: |
dere kenarında yetişen rokaya benzer bir ot |
|
godvon |
: |
mısır tanelerinin dizildiği gövde kısmı |
|
gogov |
: |
olgunlaşmamış meyve |
|
goliva |
: |
suda pişmiş mısır |
|
golobuz |
: |
bir armut çeşidi |
|
gotloz |
: |
kesilmiş ağacın en son işe yaramaz kısmı |
|
gotol |
: |
lahananın sap kısmı |
|
guger |
: |
|
|
gukma |
: |
gügüm |
|
guncumol |
: |
bir bitki |
|
gunç |
: |
toprağıyla birlikte koparılmış ot kümesi |
|
güneli |
: |
güneşin enfazla aldığı yer |
|
ğalapa |
: |
fındık-cevizin yeşil kabuklu hali |
|
ğeğela |
: |
eskimiş kötü giysi |
|
ğerdağesim olmak |
: |
darmadağın olmak,çok kötü hale gelmek |
|
ğeri |
: |
mısır ağacının sap kısmı |
|
ğirla |
: |
çok fazla (Armutlar ğirla gidiyor) |
|
ğop |
: |
karasapanın ucuna takılan demir |
|
ğuli |
: |
karalahananın sap kısımlarından yapılan bir yemek |
|
ğhacuk |
: |
meyveden alınan bir ısırık |
|
ğherk |
: |
oluk |
|
ğhedik |
: |
kar ayakkabısı |
|
ğheğ |
: |
eritme peynir |
|
ğherli olmak |
: |
doğru olmak |
|
ğheşuş |
: |
|
|
ğhezele |
: |
geveze |
|
ğhic |
: |
fazlalık,artık,çöp |
|
ğhil |
: |
kılçık |
|
ğhitiklamak |
: |
gıdıklamak |
|
ğhoç |
: |
küçük sopa |
|
ğhomel |
: |
çay yüklemede kullanılan tahta çekici |
|
ğhoşmeri |
: |
bir yemek |
|
ğhozon |
: |
güneş almayan yer |
|
hadik |
: |
tane |
|
halgin |
: |
büyük kazan |
|
halkef |
: |
fındık ve cevizin yeşil kabuğundan çıkmış hali |
|
harduma |
: |
yayla evlerinini üstünü örtmek için kullanınlan ince tahta |
|
haşayif |
: |
bir kuş |
|
havlilig |
: |
dikenlerin üzerinde olan kırmızımsı meyve |
|
hecuş |
: |
çok zayýf çelimsiz |
|
heçat |
: |
eski-dökülmüþ |
|
heçheçuş |
: |
gıcırdanma-ses |
|
heçipa |
: |
yengeç |
|
heçkel |
: |
çaça-yaprak taşımada kullanılan sepet |
|
helez |
: |
kertenkele |
|
hencihomu etmak |
: |
çok hırpalamak |
|
herherun |
: |
doğada bir çeşit ses |
|
hertel |
: |
kabak,karpuz vs.nin içindeki çekirdekli bölge |
|
herteş-herteşlenmek |
: |
kepek-yerinde duramamak |
|
hertlak |
: |
çok acıkmış olan,çok yiyen |
|
heşuşlenmak |
: |
kendini vermek,yaymak |
|
heyig |
: |
kazmanın büyüğü |
|
hğetelik |
: |
|
|
hğeyet |
: |
salon |
|
hğonç |
: |
ağaç kökü |
|
hinç |
: |
tasma |
|
hipilik |
: |
1.çok küçük, 2.karabasan |
|
hitipiloz |
: |
|
|
hohol |
: |
baykuş |
|
hohol etmak |
: |
karmakarışık hale getirmek |
|
honcuş |
: |
pişirilen bir şeyi yakmak |
|
honguç |
: |
düğüm |
|
hopel |
: |
keçilerin boynuna takılan büyük teneke çenlek |
|
hov |
: |
1.heves, 2.belirli bir süre |
|
hoyiz |
: |
tohum |
|
hukeli |
: |
sinirli |
|
hurçka |
: |
fasulye sırığı |
|
hurtul |
: |
gırtlak |
|
hus |
: |
kepekle yapılan hayvan yiyeceği |
|
igit |
: |
erkek |
|
ikra etmek |
: |
bıkmak,usanmak |
|
iligom |
: |
böbrek |
|
iloncuk |
: |
isanların bazen başina veya dişlerine giren pskolojik bir ağrıyı gidermek için kullandıkları para biçiminde üzerinde şekil olan metal |
|
iptiki |
: |
önceki,eskiki,eskiden.. |
|
işluk |
: |
iş yaprken giyilen.. |
|
iştoni |
: |
don |
|
ka |
: |
bayanlara seslenme |
|
kabon |
: |
uçurum |
|
kafulluk |
: |
dikenliklerle kaplı girilemez yer |
|
kalif |
: |
bağ bahçeyi yabani hayvanlardan korumak için bekçilik
yapılan kulube |
|
karğana |
: |
omlet |
|
kartopi |
: |
patates |
|
kaspace |
: |
şaşırma sözü |
|
kekeliç |
: |
iyi kızarmış |
|
kelav vermek |
: |
bilemek(biçak vb.), ayar vermek |
|
kelik |
: |
boynuzlu koyun |
|
kentfoyi |
: |
oynak kız |
|
keregin |
: |
dayının karısı |
|
kerendi |
: |
tırpan |
|
kerhaş |
: |
geniş yapraklı bir bitki |
|
kert |
: |
kenar |
|
kete |
: |
içinde şeker ve fındık ceviz karışşımı olan bir pelit türü |
|
kevi |
: |
sağlam,sert |
|
keyinç |
: |
ekmeğin kabuğu |
|
kelevlamak |
: |
bilemek |
|
kinçil |
: |
herhangi bir şeyin en uç noktası |
|
kitipiyoz |
: |
ufak tefek |
|
kolik |
: |
|
|
konkul |
: |
mısırın tepesindeki püskül |
|
kopeli |
: |
fırlama |
|
kotkafa |
: |
kalın kafalı |
|
köynek |
: |
gömlek |
|
kufiça |
: |
meyve toplmada kullanılan sepet |
|
kuku |
: |
kuku kuku sesi çıkaran bir kuş |
|
kukuf |
: |
tepesinde saçı olan |
|
kumez |
: |
havyan gübresi |
|
kupas |
: |
yüzü koyun |
|
kupli |
: |
asma kilit |
|
künk |
: |
|
|
küpbaþ |
: |
|
|
lazut |
: |
mısır |
|
lagot |
: |
genç delikanlı |
|
leceruş etmek |
: |
birşeyin ıslanıp kötüleşmesi |
|
leğboyik |
: |
kör yılan |
|
lenger |
: |
büyük leğen |
|
lezgi |
: |
basi bos |
|
libart |
: |
çakal |
|
liduri |
: |
argo bir kelime |
|
lilig |
: |
boncuk |
|
lobiya |
: |
barbunya |
|
loküz |
: |
lüks lamba |
|
lordu |
: |
salyangoz |
|
macor |
: |
küçük, ufak salatalık |
|
mafuş |
: |
yağda kızartılan hamur |
|
mağol |
: |
yumuşak diken |
|
mağoş |
: |
ekşimsi |
|
mamençuş |
: |
vücüdün her hangi bir yerinin dayanılamayacak derecede üşümesi-donmaya
başlaması |
|
mar |
: |
odunun en küçük parçaı |
|
maşketep |
: |
yarasa |
|
meci |
: |
yardımlaşma |
|
meçebul |
: |
bir kuş |
|
merom |
: |
istek |
|
mertek |
: |
biçilmiş ince kalas |
|
merze |
: |
tahta kulube |
|
mesuik |
: |
kırmızı benekli bir kuş-cennet kuşu |
|
mesur |
: |
ahırda ineklerin bağlandığı, yem yediği yer |
|
metelik |
: |
para |
|
minci |
: |
çökelek |
|
mişluk |
: |
ekmeğin içi |
|
miyehof |
: |
ormanda küçük ağaçlarda olan bir meyve |
|
moca |
: |
kuluçkaya yatmış tavuk |
|
moci |
: |
ateşten sıçrayan çok küçük köz parçası |
|
moğ |
: |
ot |
|
mokuar |
: |
hala-teyze kocası |
|
mol |
: |
kestane karayemiş felembur gibi ağaç dal ve yapraklarından yapılan hayvan yemi |
|
mola |
: |
ılık |
|
moluş etmek |
: |
bahçe-tarla temizlemek |
|
momi |
: |
saf |
|
moni |
: |
bir ağaç |
|
moni moni yürü |
: |
hızlı hızlı yürü |
|
mozi |
: |
düve |
|
mucki |
: |
ortamı karıştıran kişi |
|
muehğ |
: |
pis kokan bir böcek |
|
mumulik |
: |
dağ çileği |
|
muncur |
: |
suratın ağız kısmı |
|
mur |
: |
is,duman lekesi |
|
mükem |
: |
sağlam |
|
naliya |
: |
serender |
|
nebedi ol |
: |
git gözümün önünden kaybol anlamında.. |
|
nezevoyi |
: |
öküz arayan inek |
|
norsuk |
: |
mısır filizinin küçük hali |
|
oğvonk |
: |
otlardan yapılan hayvan yiyeceği |
|
oh oh veicigi |
: |
çok acıdı anlamında.. |
|
olo |
: |
erkeklere söylenen bir hıtap sözü |
|
oluk |
: |
oluk |
|
ombar |
: |
ambar |
|
omoni |
: |
ama |
|
oncura |
: |
değişik kokulu yabani bir bitki |
|
ongua |
: |
eski ahşap evlerde döşeme altında uzatılan kiriş amaçlı uzun kalın ağaç |
|
onic |
: |
bit yavrusu |
|
onluğ |
: |
nane |
|
paçak |
: |
mısırın dışındaki kabuğu |
|
pag |
: |
yayla evi |
|
pağça |
: |
içerisinde ot konulan kulube-merze |
|
pağenk |
: |
sarmaşık şeklinde çiçekli bir bitki |
|
papa |
: |
mısır unu ve süt ile yapılan yemek |
|
parig bacak |
: |
eğri bacak |
|
part |
: |
kuru çimenlerin yuvarlatılarak toplanmış hali |
|
pati |
: |
ayak |
|
pecmuda |
: |
aylak |
|
pecuş etmek |
: |
bir şeyin etkisiyle korkup kaçmak |
|
peduş etmek |
: |
koparmak |
|
peğcuş etmek |
: |
koparmak,ayıklamak-lazutun yapraklarını peğçuş etmek.. |
|
peleki |
: |
tepsi |
|
pelit |
: |
soba üzerinde pişirilen kalın lavaş |
|
pentrak |
: |
çürümüş ağaç kökü |
|
pepeçula |
: |
siyah üzüm ve nişasta ile hazırlanan pelteye benzer bir tatlı |
|
per |
: |
yaylada koyun-keçilerin konulduğu yer |
|
perenktuş etmek |
: |
hapşirmak |
|
peşki |
: |
havlu |
|
petpetuş |
: |
kıpırdanmak |
|
pezuş etmek |
: |
hayvanların sıcaktan bunalması |
|
pilta |
: |
kuzine,soba |
|
pilonç |
: |
aşk merdiveni |
|
pinti |
: |
kötü, çirkef |
|
piye |
: |
pire |
|
piyupak |
: |
tertemiz |
|
poco |
: |
balık türü |
|
pocuş etmek |
: |
emeklemek |
|
poçipoçi |
: |
emekleme |
|
poğpeti |
: |
bir bitki |
|
polokuş |
: |
çok bağırmak,ağlamak |
|
por |
: |
bir sinek türü |
|
por etmek |
: |
aralık bırakmak |
|
poruş |
: |
kazmak |
|
puçak |
: |
mısır yaprağı |
|
puçğuş |
: |
çimen toplamaya yarayan uzun saplı alet |
|
puğar |
: |
soğuk su kaynağı |
|
puğasak |
: |
|
|
puğre |
: |
bir bitki |
|
pul |
: |
düğme |
|
puli |
: |
civciv |
|
pun |
: |
yuva |
|
punagol |
: |
folluk |
|
punes |
: |
kümes |
|
pur |
: |
bir tutam ot |
|
purtuluş |
: |
kızmak, |
|
puzak |
: |
küçük inek |
|
risel |
: |
yün işlemekte kullanılan iğin altındaki yuvarlak halka |
|
sadir |
: |
bir yerden çekilip başka bir yere dikmek için çekilmiş fide |
|
sert |
: |
örümcek |
|
socuş etmek |
: |
budanan ağaç dallarını ayıklamak |
|
şağa |
: |
cevizleri dalından silmek için kullanılan uzun sopa |
|
şaravaç |
: |
büyük sürahi |
|
şenlagot |
: |
|
|
şerat |
: |
peynir-minci suyu |
|
şib |
: |
kabak yaprağı |
|
şim |
: |
eşik |
|
şortuğ |
: |
sulak yerlerde yetişen geniş yapraklı bir yer bitkisi |
|
şoz |
: |
güneş almayan çorak arazi |
|
şuştak |
: |
|
|
taçalik |
: |
kısa |
|
tahtataraba |
: |
|
|
talabucik gitmek |
: |
yuvarlanıp gitmek |
|
tapul |
: |
bol ve ahenkli yağan kar tanesi |
|
tapuş etmek |
: |
kazmak |
|
tartaluş etmak |
: |
yerinde duramamak,kıvranmak |
|
tat (pati) |
: |
köpek ayağı |
|
tatul |
: |
pençe |
|
tavluş |
: |
yerde yuvarlanmak |
|
tepes kupas gitmak |
: |
çok hızlı yürümek |
|
terçüş etmek |
: |
kiri çıkarmak için çamaşırı bir süre suyun içinde bekletmek |
|
terek |
: |
raf |
|
termaş |
: |
aksilik eden hayvana bağırma |
|
termon |
: |
pekmezli yemek türü |
|
terondodik |
: |
egri ve ince bacakli,uzun topuk |
|
tevekeli |
: |
çok zor, tehlikeli |
|
timiya |
: |
Çok değerli |
|
titer |
: |
kelebek |
|
toğli |
: |
koyun |
|
tokuş etmek |
: |
öksürmek |
|
tomli |
: |
çay ve fidan topluluğu |
|
tormuş |
: |
büzüşmüş |
|
tumb |
: |
yamaç,tümsek |
|
tunç etmek |
: |
küsmek |
|
tulig |
: |
gevşek, sıkı olmayan |
|
ufenti |
: |
ekmek kırıntısı |
|
uşak |
: |
genç erkek |
|
vayincigi |
: |
zavallı, acima sözü |
|
vareg |
: |
civcivin büyüğü |
|
veğşi |
: |
yabancı gibi dumak |
|
vekkovet |
: |
çok kuvvetli |
|
vira vira |
: |
hızlı hızlı- oyle durana kadar vira vira makas at da çay
bitsun |
|
yalağuz |
: |
yalnız |
|
yali |
: |
çarşı |
|
yessi olmak |
: |
kurban olmak anlamında |
|
yaveyi |
: |
unutkan |
|
ye voy voy |
: |
şaşırmak |
|
yitilamak |
: |
itmek |
|
yuf |
: |
saf |
|
zay olmak |
: |
yaralanmak |
|
zitik |
: |
çkirge |
|
zot etmek |
: |
kazma,balta gibi demir aletlere ek yaptırmak |
|
züken |
: |
nezle |